Dün bayramdı. Gençliğin bayramı. Coşkuyla kutladık. Her zamanki gibi özel günleri kutlarken bir yandan da o günün manasını düşünmemiz gerekiyor. 19 Mayıs bizler için hem gençliğe armağan edilen bir milli bayram hem de ulusal bağımsızlığımızın sembolüdür. ‘Genç Cumhuriyet’in KARAKTERİ BAĞIMSIZLIKTIR.
Atatürk’ün çocuklara 23 Nisan’ı armağan eden hayranlık uyandırıcı vizyonu, 19 Mayıs’ı da Cumhuriyeti emanet ettiği gençlere bayram olarak sunmuştur. Ve devletimizin kurucusunun ‘bütün ümidi gençlitedir.’
Acaba 105 yıl başlayan o kutlu yolculukta, 1 asrı deviren Cumhuriyet’in gençliği ne durumda?
Malum; ‘Gençlik başlamaktır. Yola çıkmaktır.’
Yüksek enerjidir. Başarma azmidir. Gelecek için ‘İLK ADIM’ı atmaktır.
2024 yılı Türkiyesi’nde her 4 gençten 1’i ne okulda ne de istihdamda. Yani ‘ev genci’ durumundalar. Diyorum ki; bir seferberlik başlatalım. Ülkenin ekosistemini girişimcilik yenilikçilik ve teknoloji odaklı bir düzleme taşıyalım. Evrensel hukuk bunun taşıyıcı kolonu olsun. Eskiden Finlandiya’nın yaptığını son dönemde İrlanda’nın başardığını biz neden yapamayız neden başarmayalım, Türkiye neden bir teknoloji üssü olmasın?
Bu ülkenin şu anda karşı karşıya kaldığı en büyük tehlike yetistirdiği genç beyinlerini başka ülkelere kaptırmaktır. Tıp fakültesini bitiren bizim gençlerimiz neden başka ülkelerde doktorluk hizmeti vermek zorunda kalsın? Mühendislik fakültelerinden mezun olan bizim çocuklarımız niçin başka ülkelerin mühendisi olarak çalışmak zorunda kalsın? Bu trendi tersine çevirmek zorundayız. Beyin göçünü durdurmalıyız.
Gönlüm isterdi ki; bu güzel bayramda coşkulu bir yazı yazayım. Mutlu, neşeli, umutlu şeyler söyleyeyim. Keşke korku ve kaygıların yerine gençlerimizin hayal, umut ve gelecekteki güzel ve aydınlık günlerinden söz edeyim. Ama durum iyi değil. Gerçeklerle yüzleşmeden sorunları çözemeyeceğiz. Bugün ‘İLK ADIMI’ atamazsak yarını kaybedeceğiz. O nedenle Atatürk’ün yaptığı gibi ilk işimiz durum tespiti yapmak ve bu konuda ‘ahaliyi ufukta beliren tehlike konusunda uyarmak ve uyandırmak’ olsun. Sonrası kolay: Şartlar ne kadar ağır ve zorlu olursa olsun aşılamayacak engel yoktur. Muhtaç olduğumuz kudret 105 yıl önceki ulusal tecrübemizde saklıdır.